Bütün varlıklar gibi toplumlarda devamlı bir değişim ve gelişimin içerisindedir. Tiyatronun bu değişim ve gelişime etkilerinden bahseder misiniz?
Tiyatro bilindiği üzere ilk çağlardan bu yana dini ritüeller, doğanın taklit edilmesiyle ortaya çıkmış ve kendi içinde insanı baz alarak hareket eden organik bir yapıya sahip olduğu için evrilerek bugünkü halini almıştır. Tiyatro için toplumsal ayna olduğunu söylerken tabiiki onun pek çok konuda toplumsal gelişimin öncülüğünü yaptığını da göz ardı edemeyiz. Bu konuda geçmişten günümüze dönem dönem bir direniş aracı ve ya toplumsal farkındalığın sesi olan eserler karşımıza çıkmakta. Örneğin Bertolt Brecht Cesaret Ana ve Çocukları oyununu buna örnek olarak gösterebiliriz. Bir tiyatro biçimi olarak, seyirciyi pasif izleyici durumundan çıkarıp, savaşın yıkıcılığını, kapitalizmin vahşiliğini onlara göstermiştir. Ülkemizden örnek vermek gerekirse ‘’ Asiye Nasıl Kurtulur ‘’ isimli oyunumuzda 3 farklı düzlemden seyirciyi toplumsal bir farkındalık içinde tutmayı amaçlayan bir iş izliyoruz. Örneklerin ışığında tiyatro, içinde bulunduğu dönemin her seferinde ‘’ses çıkaranı’’, ‘’taşlayanı’’, ‘’düşünmeye iteni’’ olmuş ve kamuoyunun oluşumunda kritik bir önem arz etmiştir.
Ülkemizde tiyatroya bakışı ve yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizde tiyatro çok eski geleneklerden gelen ve genlerimizde olan bir sanat dalıdır. Yüzlerce yıl öncesinden bugüne kadar aktarılan ve halen yaşatmak için yoğun çaba sarfettiğimiz Pişekar – Kavuklu geleneği, yine benzer süreçlerden geçip bu günleri gören Meddahlık geleneği ve tabiiki Hacivat – Karagöz kültürü. Bu bahsi geçen sahne sanatları örnekleri ülke tiyatromuz içinde hakettiği ilgiyi had safhada görmekte ve yeni nesil tiyatro sanatkarları tarafından sürdürülmeye çalışılmakta.
Tabii ki ülkemizde yalnızca geleneksel çalışmalar yok. Dünya Klasikleri ve Modern oyunların tamamı, kurumsal ve ya özel tiyatrolar tarafından çok büyük ustalıkla sergilenmekte . Yalnızca sahne üstünde değil aynı zamanda sahne gerisi teknolojileri ve tiyatro teorisyenliği açısından da ülkemiz dünyada sayılı ülkelerden biri konumunda. Türk izleyicisi daima ülke içinde ve dışında orta konmuş eserlere sahip çıkmakta ve tiyatro sanatkarlarının koydukları çıtayı her seferinde bir üst seviyeye çıkarmaları için de gerekli desteği vermekteler. Devletin her kademesi ve özellikle Kültür Bakanlığı, ülke içinde sanatın ve sanatçının daima yanında ve destekçisi olmaktan da büyük bir memnuniyet duymakta.
Biyografinizi araştırdığımızda, Antalya Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümünden mezun olduğunuzu ve birçok tiyatro oyununda yer aldığınızı gördük. Bugünde Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü görevini yürütmektesiniz. Oyunculukla kıyasladığınızda, farklı neler yapar Devlet Tiyatrosu Müdürü?
Devlet Tiyatrosu Müdürü aynı zamanda asli görevi olan oyunculuğu yürütmekle mükellef. Ama bundan ayrı olarak belirtmek gerekirse; Sanatçı, teknik personel ve ofis personelinden oluşan yüzlerce kişilik ekiplerin sorunsuz bir biçimde çalışabilmesi için uygun koşulları sağlamakla yükümlü. Sezon içerisinde hangi oyunların oynanacağını Genel Müdürlük ve Başrejisörlük makamlarından aldığı onaylarla repertuvara ekler ve sahnelenmesine öncülük eder. Aynı zamanda sezon açılışından başlayarak kapanışa kadar tüm aylık program ve turne takviminin oluşturulmasında Genel Müdürlüğümüzdeki Turne ve Organizasyon birimi ile koordine haldedir.
Devlet Tiyatrolarının toplumdaki işlevinden bahseder misiniz?
Devlet Tiyatroları tiyatronun toplumun her kesimine ulaşmasını sağlamak amacıyla kurulmuş kamusal bir sanat kurumudur. En temel işlevi, sanatı belirli bir zümrenin ayrıcalığı olmaktan çıkarıp, halkın her kesimine ulaşabilir kılmaktır. Büyük şehirlerden en ücra köylere kadar oyunlar götürerek kültürel eşitsizlikleri azaltmayı hedefler.
Aynı zamanda sanatı bir eğitim aracı olarak kullanır: tarihsel olayları, etik değerleri, toplumsal sorunları sahneye taşıyarak bireyde farkındalık yaratır. Bu özelliği sebebiyle de bir eğitim kurumu olarak da görebiliriz. Özellikle genç izleyiciler için düzenlenen çocuk ve gençlik oyunları, sanatsal duyarlılığı küçük yaşlarda kazandırmayı amaçlar.
Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun kuruluşundan ve tarihi gelişiminden bahseder misiniz?
Erzurum Devlet Tiyatrosu ilk olarak 12 Mart 1977 tarihinde Hayati Çorbacıoğlu’ nun “Koca Sinan” adlı oyunuyla Erzurumlulara merhaba demişti. Devlet Tiyatrosu’ nun Erzurum’ da ki macerasının başarılarla devam etmesini temenni eden güzel yazılar yazılmıştı. Ancak “hoş temenniler” in bir tiyatroyu yürütmeye yetmeyeceği kısa zamanda anlaşılıyordu.
1981 yılında bir kez daha Erzurum Devlet Tiyatrosu açılıyordu... Fakat iki seferinde de düşünüldüğü gibi olmadı. Ankara’ dan Erzurum’ a turne gelmesiyle, “Erzurum’ da Devlet Tiyatrosu var.” Demek mümkün değildi. Merkezden gönderilen oyunlarla, bölge tiyatrosunun yürütülemeyeceği anlaşılmıştı.
Tiyatronun, kendi teknik elemanlarına ve sanatçılarına ihtiyacı vardı…
12 Aralık 1997’de, İstemihan Talay’ın Kültür Bakanlığı ve Prof. Bozkurt Kuruç’un Genel Müdürlüğü döneminde Erzurum Devlet Tiyatrosu, kendi teknik ve idari personeli ile kendisi için prova yapmış olan, Ergun Sav’ ın “Can Bebek” adlı oyunuyla seyircisine bu sefer hiç bitmeyecek bir birlikteliğin müjdesiyle MERHABA dedi. İlk merhabanın yönetmeni Ensar Kılıç’tı.
Ve bugün, o merhabanın üzerinden tam 11 yıl geçti Erzurum Devlet Tiyatrosu, 11 yıl boyunca, 12 çocuk, 36 büyük oyunu olmak üzere toplam 48 oyunla seyircisinin karşısına çıktı.
Ergun Sav ile başlayan serüven, Turgut Özakman, Orhan Kemal, Sadık Şendil, Güngör Dilmen, Haldun Taner, Haşmet Zeybek, Turan Oflazoğlu, Aziz Nesin, Adalet Ağaoğlu, Erman Canatan, Peter Ustinov, Shakespeare, Moliere, Çehov, Arbuzov, Gogol, Brecht, Crisp, Goldoni gibi seçkin yazarlardan örnekler sunarak devam ediyor.
Bir şehirde, şehir halkının tiyatroya bakış açısını etkileyen unsurlar nelerdir? Erzurum’da halkın tiyatroya bakış açısını nasıl görüyorsunuz?
Söyleşinin en başında belirttiğimiz bir kısım vardı. Oradan hareketle konuşmak gerekirse, izleyici sahnede insani olanı görmek ister. Bazen olmak istediği kişiyi, bazen asla yerinde olmak istemediği kişiyi, bazen daha önce hiç yaşamadığı veya yaşamayı dahi hayal edemeyeceği bir hissi görmek tatmak ister. Yani insani olanı. Bunu izleyiciye verdiğiniz takdirde, onun aynası olduğunuzda veya söyleyemediği şeyi sahnede haykırdığınızda, siz artık o kitle için hayatın vazgeçilmez bir parçası olursunuz. Bizden önceki meslek büyüklerimiz, Devlet Tiyatrosunun bu misyonunu öyle güzel bir biçimde yerine getirmişler ki, Erzurum izleyicisi, Erzurum Devlet Tiyatrosunu ailesinden birileri gibi görmeye başlamış. Biz de yeni nesil tiyatro emekçileri olarak bunu devam ettirmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar aldığımız geri dönüşlerde de bunu ne kadar doğru yaptığımız, ne kadar doğru yaparsak yapalım, hep bir adım daha ileri taşımamız gerektiğini görüyor ve bunun için gece gündüz çalışıyoruz.
Devlet Tiyatroları dışında, Erzurum’da tiyatro alanında faaliyet gösteren yerel yönetimler ve özel tiyatroların, tiyatro çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Devlet Tiyatrolarının şehirde oluşu, Erzurum halkının tiyatro alanında seçici oluşu tabii ki bu alanda özel çalışma yapanları zorlamakta ama bununla birlikte ortaya çıkan işlerin kaliteli olması açısından da büyük önem arz etmekte. Bu alanda faaliyet gösteren yerel yönetim ve özel tiyatrolar belirli bir seviyenin üstüne çıkmış durumda. Şehirde ne kadar çok tiyatral faaliyet olursa o kadar titiz iş çıkacaktır ve bu da hem seyirci hem de oyuncu için çok önemlidir.
Tiyatroya ilgi duyan gençlere neler söylemek istersiniz?
Tiyatro, diğer tüm sanat dalları gibi yüksek disiplin gerektiren bir alan. Bu disiplinli olma hali aynı zamanda çok fazla çalışmayı da beraberinde getiriyor. Bu alanda çalışmak isteyen genç arkadaşlarıma çok çalışmalarını tavsiye ederim. Ayrıca bir sanatçının çok yönlü düşünebilme, eleştiri yapabilme ve yapılan eleştiriyi doğru analiz edebilme yetilerinin kuvvetli olması gerekir. Genç arkadaşlarımız çok okumalı, çok izlemeli ve çok çalışmalı.
Ergenekon Cemil Başdoğan
15 Şubat 1992 Antalya doğumlu olan Ergenekon Cemil Başdoğan, Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Bölümünden 2018 yılında mezun oldu. 4 yıl kadar çeşitler özel tiyatro gruplarında yer aldıktan sonra 2022 yılının Ocak ayı itibariyle Erzurum Devlet Tiyatrosu'nda görev aldı. Kendisi Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü görevini yürütmektedir.